Meslek Hastalıkları Nedir, Neden Önemlidir?
Meslek hastalıklarının önemi ve önlenmesi
1. Meslek Hastalıkları Nedir, Neden Önemlidir?
Meslek Hastalıkları meslekle-işle ilgili hastalıklardır.
• Yasal tanım ise şu şekildedir: "Meslek hastalıkları, Sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre, tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık ve ruhi arıza halleridir" (506 sayılı SSK Kanunu Mad.11B).
• Meslek hastalıklarının Genel Özellikleri: —Kendine özgü bir klinik tablo, —İyi belirlenmiş hastalık etkeni, —Hastalık etkeni veya metabolitinin biyolojik ortamda bulunuşu, —Hastalığın deneysel olarak oluşturulabilmesi, —Hastalığın o meslekte çalışanlarda insidansının (görülme sıklığı) yüksek olmasıdır.
• Meslek hastalığının tespit edilmemiş olması o hastalığı yâda sonuçlarını ortadan kaldırmadığı gibi sonuçların işçi, sigorta sistemi, ülke ve işveren için ağırlaştırır.
• Ülkeler arasında değişmekle birlikte, yılda her bin işçi için 4–12 yeni meslek hastalığı olgusu beklenmelidir. (Harrington J.M.) SSK istatistiklerine göre 2000 yılında sigortalı işçi sayısı 5.005.403'tür ve saptanan meslek hastalığı sayısı 803'tür. Yılda sağlık verilerine göre her bin işçi için 0,16 meslek hastalığı saptanmaktadır. Saptanamayan meslek hastalığı ve iş kazası sayısının 20.000–60.000 arasında olduğu tahmin edilebilir.
• Türkiye'de Yılda 6.000'in üzerinde maluliyet, 2.000'in üzerinde ölüm vakası meslek hastalığı kaynaklıdır...
2. Meslek Hastalıklarının Tarihçesi
Meslek Hastalıkları kavramını tarihte bir ilkle anmak oldukça zordur. Kavramsal açıdan insanın herhangi bir işi yapmaya başladığı tarih meslek hastalıklarının başlangıç tarihi kabul edilmelidir.
Topluluk halinde yaşamak, üretilen mal ve hizmetlerde uzmanlaşma doğal olarak meslekleri ve meslek hastalıklarını ortaya çıkarmış olmalıdır.
Yılın birkaç günü, kendi giyeceği kumaşı dokuyan kişinin kas-iskelet-eklem sorunlarıyla karşılaşması beklenmez ama uzmanlaşan ve tüm topluluğa kumaş dokuyan insanın bir süre sonra kas-iskelet-eklem hastalıklarından acı çekmesi beklenebilir bir durumdur. Ancak meslek hastalıklarının dikkat çeker hale gelmesi ve yazılı kayıtlara geçişi insanın bir başkası hesabına, bir başkası için çalışır hale gelmesiyledir. Örneğin, Roma ve Yunan uygarlıklarında, devasa taş blokların işlenerek yapılarda kullanıldığı çağlarda, taş ocaklarında çalıştırılan kölelerin solunum sıkıntısıyla ölmesinin dönemin hekimlerinin dikkatini çektiğini tarihe düşen kayıtlardan bilmekteyiz. Asıl ilginç olan dönemin hekimlerinin, taş ocaklarında solunan tozla, oluşan hastalığın bağlantısını kurmaları ve tarihin ilk "korunma önlemini" önermeleridir: kölelere çalıştırılırken deriden maskeler takılması. Üretim araçlarının karmaşıklaşması, gittikçe tek elde toplanması insan emeğinin alınır satılır hale gelmesine yol açmıştır.
Çalışan ve çalıştıran kavramlarının ortaya çıkmasıyla İş Hukuku normları oluşmaya başlamış ve iş kazaları, meslek hastalıkları konusu bu alanın önemli tartışmalarından biri haline gelmiştir.
Dokumacıları çalıştıran ve emeklerini satın alan işverenlerin ortaya çıktığı bu dönemde işverenle yanında çalışan dokumacıların çalışma-çalıştırılma ilişkilerinden doğan karşılıklı hakları söz konusudur ve bu haklar doğal bir biçimde sağlığı bozan risklere karşı korunmayı da içine almaktadır. Bu dönem öncesinde ve kendi hesabına çalışan dokumacının kas-iskelet-eklem rahatsızlıkları işin "doğal" sonucu olarak görülme eğilimindeyken bu dönemin başlangıç döneminde değil ama zamanla üretim araçlarına sahip olanların sorumluluğu olarak görülmüştür.
Bugün, meslek hastalıklarının "kesinlikle önlenebilir" olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Doğru tespit mekanizmaları kurulmasıyla meslek hastalıklarından korunma açısından ilk adım atılmış olacaktır. Aşağıda Meslek Hastalıkları açısından önemli tarihçe maddelenmiştir:
Dünyada meslek hastalıklarına bilimsel yaklaşımda bulunan ilk kişi, 16. Yüzyılda yaşayan İtalyan klinikçisi Ramazzini olarak kabul edilir.
Ülkemizde 1865'de yayınlanan Dilaver Paşa Nizamnamesi ile madenlerdeki çalışma koşulları düzenlenmeye çalışılmıştır ancak bu tüzük uygulama alanı bulamamıştır. Bu tüzükle madenlerde çalışanların çalıştırılma sürelerinden, yaş sınırlamasına kadar dönemi için oldukça ileri düzenlemeler yapılmıştır.
1930 yılında yayınlanan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile çalışma hayatına ilk kapsamlı yasal düzenlemeler getirilmiştir. Bu kanun meslek hastalıklarının istatistiklerinin tutulması görevini Sağlık Bakanlığı'na yüklemiştir.
1945 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasının kurulmuştur. Türkiye'de ilk kurulan sigortacılık alanıdır ve Uluslar arası kuruluşların talebiyle oluşturulmuştur.
1949 yılında ilgili sigorta alanına yönelik ilk SSK İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Hastanesi İstanbul Nişantaşı'nda kurulmuştur. Diğer sigortacılık alanlarının ( Hastalık, analık, emeklilik v.b.) oluşturulmasıyla SSK tarafından yeni hastaneler açılmış, meslek hastalıkları hastanesi "hizmet hastanesine" dönüşmüştür.
Bu yıllarda meslek hastalıkları kavramı içerisinde yer alan yüzlerce hastalıktan sadece pnömokonyozların (Akciğerlerde toz birikmesi sonucu oluşan meslek hastalıklarının genel adı) teşhis edilebildiği ve sadece Zonguldak bölgesiyle sınırlı vaka bildirimi gerçekleştiği görülmektedir.
1978 yılında Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi, Ankara SSK Ulus Hastanesi bünyesinde kurulmuştur. Temel gerekçe meslek hastalıkları alanında eksik olan bilgi birikiminin sağlanması, ulusal kaynakların korunmasıdır. Kuruluşu sonrasında tespit edilen meslek hastalıkları sayı ve çeşidinde hızlı bir artış görülmüştür. Kurulan meslek hastalıkları hastaneleri, hizmet içi eğitim önceliği, yurtdışı-yurtiçi eğitim önceliği, 400 yataklı hastaneye eşdeğer kütüphane, ilk iş psikolojisi laboratuarı, ilk endüstriyel toksikoloji laboratuarı gibi özel olanaklarla; kimya mühendisleri, iş psikologları, gibi özel kadrolarla, Türkiye'deki tüm işyerlerine başhekim oluruyla girmek, ilgili tüm kurumlarla yazışma yapabilmek, işyerlerinden tüm işçilerin sağlık muayenelerinin gerçekleştirilmesini isteyebilmek gibi özel yetkilerle desteklenmiştir. Meslek hastalıkları hastaneleri geniş tabanlı bilimsel çalışmaları bizzat yaparak veya katkı sağlayarak duyarlılık gelişimine ve bilgi birikiminin oluşumuna hizmet etmiştir. 1980 li yılların ortalarına kadar yapılan "SSK Tıp Kongreleri" meslek hastalıkları hastanelerinin onlarca bilimsel sunumlarına tanık olmuştur. Basit istatistik projeksiyonlarıyla Türkiye de tespit edilmesi gereken meslek hastalığı sayısı yıllık 50100 binler düzeyinde olması gerekirken ülkemizde ortalama meslek hastalığı tespit sayısı 1000 in altındadır.
3. Meslek Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
Meslek hastalığı tıbbi olduğu kadar yasal ve sigortacılık tanımıdır. Bu tanı iş risklerinin işveren tarafından yönetilemediği ve işçinin bu nedenle fonksiyon kaybına yâda hastalık durumuna uğradığını kanıtlar. Bu nedenlerle, içerisinde özel eğitilmiş kişiler ve özel süreçler barındıran "yetkinleşmiş sağlık birimleri" tarafından kanıtlanabilmesi gerekliliği söz konusudur.
"16 Haziran 2006 tarihinde 26200 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre (Madde 14): Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;
a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi,
b) Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur."
Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise, sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler.
Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine SGK Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.
4. Meslek Hastalığı Önlenebilir mi?
Kesinlikle önlenebilir. Önlemek için:
* Kayıt dışı, sigortasız işçi çalıştırılmamalı
* İşe giriş muayenelerinde sağlık durumu uygun olmayanlar o işe alınmamalıdır.
* Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde belirtilen işler için daha kapsamlı bir inceleme ile "Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışır Raporu" alınmalıdır
* Meslek Hastalığının belirtileri ortaya çıkmadan, yapılan işin özelliği, karşılaşılan riskler dikkate alınarak gerekli Laboratuar ve Radyolojik incelemeler yapılarak hastalıkların erken tanısını koymak amacı ile düzenli periyodik muayeneler yapılmalıdır.
* İşyeri ortamında:
Hijyen kurallarına uyulmalı, çay ve yemek molalarından önce mutlaka eller bol sabunlu su ile yıkanmalı,
İşyerinden ayrılmadan önce duş yapılabilmesi için yeterli duş bulunmalı,
Her işçinin iş kıyafetleri ve harici kıyafetlerin ayrı ayrı bölümlerde bulunduğu elbise dolapları olmalı,
Yeterli ve temiz havalanma sağlanmalı,
İşin özelliğine göre sık sık ve sürekli eğitimler verilmeli,
İşin özelliğine göre, ortaya çıkan zararlı etkenler uygun tekniklerle uzaklaştırılarak izin verilen değerlerin üzerine çıkmasına engel olunmalı,
Gerekiyorsa maske tıkaç vs gibi kişisel koruyucular kullanılmalı,
Mümkün ise işyeri hekimi istihdam edilmeli, değilse ortak işyeri hekimi temin edilmeye çalışılmalı,
İşyeri hekimi, Sigorta Müfettişi, İSGÜM veya Meslek Hastalıkları Hastanesi görevlilerinin uyarı ve tavsiyelerine dikkatle uyulmalı,
Ortamdan uzaklaştırma amacı ile istirahat verilmiş ise, ekonomik nedenler, kalifiye eleman bulamama veya işi zamanında yetiştirme gibi bahaneler ileri sürülmemeli, istirahat kesinlikle uygulanmalı,
Hastane incelemeleri sonucu iş değişikliği kararı verilmiş ise, işveren yönünden çalıştıracak eleman bulamama, işçi yönünden işini kaybetme korkusu gibi nedenler ileri sürülmemeli, iş değişikliği mutlaka uygulanmalıdır.
* Kontrol muayenelerine zamanında gidilmelidir.
5. Hukuken Meslek Hastalığı Tespiti ve Maluliyet Durumu:
Meslek hastalıkları, "Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği"nin meslek hastalıkları listesinde yer alan ve temel olarak işin niteliği veya işyeri koşulları nedeni ile ortaya çıkan hastalıklardır.
Sağlık Bakanlığı Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Hizmetleri Protokolü'nde meslek hastalıkları hastanelerine başvurular madde 23 de düzenlenmiştir. Hastalığının mesleğinden kaynaklandığını düşünen ya da düşünülen işçiler, sigorta mevzuatı açısından madde 23 kapsamında sevk evrağını alarak Meslek Hastalıkları Hastanelerine başvurabilirler. ("Madde 23: Meslek hastalıkları hastaneleri ilgili mevzuat (506 ve 4958 sayılı Kanunlar ve ilgili tüzük) çerçevesinde faaliyet göstermekte olup aşağıda belirlenen birinci bent kapsamında yapılan başvurulara göre ikinci bent kapsamındaki işlemler yürütülmektedir.
Bunlar:
1- Başvuru işlemleri:
a) Bir sağlık biriminden meslek hastalığı şüphesi ile ilgili meslek hastalıkları hastanesine sigortalının sevki,
b) Sigortalının meslek hastalığı iddiası ile sigorta müdürlükleri aracılığıyla ilgili meslek hastalıkları hastanesine sevki,
c) Meslek hastalıkları hastanesinde yapılan periyodik muayene sonucu meslek hastalığı şüphesi olan sigortalının başvurusu,
d) İşyeri hekimlerince meslek hastalığı şüphesi olan sigortalının başvurusu,")..
"Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" ile 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye Ankara, İstanbul veya Zonguldak'ta bulunan Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri ile Kurumca belirlenecek üniversite hastaneleri yetkilendirilmiştir. Sağlık hizmeti sunucularının düzenlemiş oldukları sağlık kurulu raporlarına istinaden, sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra vücutlarında oluşan arızaları veya tedavi edilemeyen hastalıkların, mesleki olup olamadığına karar verilmesi ve mevcut arıza/hastalıkların çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü azalma oranına yol açıp açmadığı kurum sağlık kurullarınca belirlenecektir. Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı ve bu hastalıkların, işten fiilen ayrıldıktan en geç ne kadar zaman sonra meydana çıkması hâlinde sigortalının mesleğinden ileri geldiğinin kabul edileceği Meslek Hastalıkları Listesine göre tespit ve tayin edilir.
Meslek hastalığı açısından yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen sağlık kurulu raporlarına, SGK Yüksek Sağlık Kurulu nezdinde itiraz edilebilir.